Hikayeler Denemeler

Hikayeler Güzel Manzara Fotoğrafları

Harika bir öykü...!

December 5, 2006

Japonya'da bir çocuk 10 yaþlarindayken bir trafik kazasi geçirmiþ ve sol kolunu kaybetmiþ.

Oysa çocuðun büyük bir ideali varmiþ. Büyüyünce iyi bir judo ustasý olmak istiyormuþ.Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yýkýlan çocuðunun büyük bir depresyona girdiðini gören babasý, Japonya'nin ünlü bir Judo ustasýna gidip yapilacak bir þeyin olup olmadýðýný sormuþ..Hoca: Getir çocuðu ..bir bakalim, demiþ.Ertesi gün baba-oðul varmýþlar hocanýn yanýna.. Hoca çocuðu süzmüs ve: Tamam demiþ.. Yarýn eþyalarýný getir, Çalýþmalara basliyoruz.Ertesi gün çocuk geldiðinde hocasý ona bir hareket göstermiþ ve "bu hareketi çalýþ" demiþ.Çocuk bir hafta ayný hareketi çalýsmýþ.. Sonra hocasýnin yanýna gitmiþ. Bu hareketi ögrendim baska hareket göstermeyecek misiniz?"  diye
sormuþ.

Hocanýn cevabý: - Çalýþmaya devam et olmuþ...2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yýlýný doldurmuþ.. Çocuk bu bir yýl boyunca hep o ayný hareketi tekrarlamýþ.Hocanýn yanýna tekrar gitmiþ: Hocam bir yýldýr ayný hareketi yapýyorum bana baska hareket göstermeyecek misiniz? - Sen ayný hareketi çalýþ oglum. Zamaný gelince yeni harekete geçeriz.. 2 yýl ,3 yýl, 5 yýl derken çocuk judodaki 10. yýlýný doldurmuþ.Bir gün hocasý yanýna gelip. ..."Hazir ol ! "  demiþ.. "Seni büyük turnuvaya yazdýrdým. Yarýn maça çýkacaksýn!"..Delikanlý þok olmuþ.. Hem sol kolu yok hem de... [More]


Posted at: 10:13 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

Sessiz Çığlık ya da Haykırış

December 2, 2006

Trenler hani o insanları alıp sevdiklerine götüren ve onlardan ayıran eskinin kara çirkin,şimdininse, güleryüzlü trenleri...
İşte onlardan biri bu gece beni'de sevdiğimden ayırdı.Hiç acımadan beni istasyonda bırakıp alay eder gibi arkasına bile bakmadan dumanlarını savurarak çekip gitti yanımdan...
Oysa ilk indiğimde ne kadarda mutlu inmiştim o trenden.Çünkü sevdiğim istasyonda beni bekliyordu,ilk indiğimde çok çok mutluydu elimi sımsıkı kavrayıp"hoşgeldin!"dedi. Sesi titreyerek ve gözlerimin içine bakıp çok mutluyum dedi çok.Evet o gün her ikimizde çok mutluyduk alabildiğine mutlu,coşkulu.Geceye kadar çok güzel ve keyifli bir gün geçirdik.Gözlerimizin içine bakarken içimiz titredi bunlar o an o kadar gerçekti'ki gözlerindeki sevgiyi gördüm gerçekti evet aşktı bu o kadar belliydiki şu an bile bunu hissedip titriyorum.O sevgi vardı evet buna yemin edebilirim OYSA ŞİMDİ BU SEVGİ BENİM DİRİ,DİRİ GİRDİĞİM BİR MEZARIM OLDU...
Sonra o gece istasyonda evet hayatımda asla unutamayacağım bir andı hiç bir aşk bu kadar güzel olamazdı,hiç bir flim sahnesi bile bu kadar güzel çekilemezdi.Çünkü gerçekti o sahnede değildi,oyunda değildi. Sımsıcak,mutlu,huzurlu,güven dolu bir sevgiydi ve hiç kimse yaşamamıştır o an bizim yaşadığımızı sadece birbirimizi seyrettik hiç konuşmadan sadece aşkla,sevgiyle,hasretle seyrettik...
Evet istasyonda o karanlıkta gözlerimizi birbirinden ayırmadan seyrettik her ikimizde birbirimizi,kalbimiz deli gibi atıyordu.Muazzam bir yakınlıktı,aşktı(o an orada kalıp ölseydim elleri ellerimde bir ara...
[More]
Posted at: 03:55 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

Acı

December 2, 2006

Aci...
Sizin için ne derece önemi var bunu bilmiyorum ama ben bu satırları yazarken gözümden damlalar akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz lafı bana göre değil. Ağlamaktan hiç utanmadım,duygularım,acılarım beni boğduğu zaman hep ağladım.Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum ama sizlerle paylaşmak istiyorum.Lütfen;bu satırlara bir seven olarak sahip çıkın ve lütfen yazılı satırlar olarak geçmeyin. Okudukça yeryüzünde insanlar neleri yaşarmış diyeceksiniz buna eminim. Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak babamın tayininin çıktığı bir köye taşındık.Huzursuzdum,okulumu bir köy okulunda okumaktansa ,şehirde medenice okumak istiyordum.kaydımı yaptırdı babam okula.İlkokul 4. sınıftan başladım köy okuluna.Beni bir sınıfa verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu biliyordu ve hangi sıraya oturmak istiyorsan otur dedi bana.Bir kızın yanı boştu sadece oraya oturdum.Hayatımı adadığım,gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman tanıştım.İsmi Altınay idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği beni çok etkilemişti.Masmavi gözleri,gamze yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü,yanlış yazdığım notlarımda kendi silgisiyle defterimdeki hatayı silmesi beni o minik yaşımda ona bağladı.O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman ilerledikçe onsuz tek saniye geçiremiyordum.ya ben onlara gidip ders çalışıyor, yada o bize geliyordu.Mükemmel bir paylaşımcıydı.Yüreğini,sevgisini,dostluğunu daha o yaşta vermişti bana.İlkokulu birlikte okuduk ve aynı sırada bitirdik.Hep onunla hep ona biraz daha alışarak. Ortaokula geçtiğimizde ailelerimize rica ettik ve bizi aynı okula yazdırdılar, hatta aynı sınıfa,hatta aynı...

[More]
Posted at: 03:53 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

23 Numaralı Otobüs

December 2, 2006

Bıraktım herşeyi artık ! ne işitiyor nede cevap verebiliyorum..
Takatim kalmadı! Kalakaldı terminalde ey deli bu genç gönlüm..

Gelmiyor 23 numaralı sevgi otobüsü.. yaş yirmi iken bak oldu kırkdört ve ben halen bekliyorum, elimde bir küçük valizim vardı, onuda almıyorum, ağırlık yapmasın, beni götürün yeter!..
Ne umutlarla, ne hayellerle hazırlamıştım valizimi..adına yazdığım şiirleri, uğruna kırdığım kalpleri koymuştum içine, birde en sevdiğin..hani içi fındık bahçesi..dışıysa senin gibi tatlı, çikolata..
Sayamadım kaç mevsim devretti birer birer, yaş yirmi iken oldu elli..ben yoruldum be gülüm, sen sayıver olur mu!
Hayat bu yalnız çekilmiyor! ateş isteme bahanesiyle iki dost edindim..
Onlarda benim gibi bekler olmuşlar..Hallerini, keyiflerini sorar isen yaş yirmi iken onlar da altmış demiş..Olmazsalardı ben ne yapardım? be gülüm..kime yanar,kimden yanardım..
Saat yine 23.00'ı gösteriyor. benim gözler yine dolar oldu. Bir damla, iki damla derken yine dolduruyorum bir bardağı, denizler kurusada balıklar ölmez diyor kendimi avutuyorum..
Ey sevgili, hayatımın perisi.. bugün 23 Ağustos senin doğum günün..
Ufukta bir otobüs gördüm şimdi, beş dakikaya kalmaz belirir yanımda..
Dostlarım ayaklandı..
bu..
bu olsa gerek..
Evet sevgili 23 numaralı otobüs bu ! tam karşımda duruyor, kocaman, ucu bucu görünmüyor..
Sarılıyorum dostlarıma..tamda üç kişilik yer var, diyor kaptan..
Hadi kalbim diyorum önce sen bin,en yorgunumuz, yaşlımız sensin..hasret... [More]
Posted at: 03:52 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

Çok Özel Bir Hikaye

December 2, 2006

Kendini bildi bileli mor menekşeyi çok severdi. Çocukluğunun geçtiği ikikatlı evin bahçesinde bahar geldiğinde mor mor açar, mis gibi kokarlardı..Annesi mor menekşeleri hep duvar kenarına dikerdi..
gölgeyi sever menekşelerderdi..Oysa ögretmeni bitkilerin güneş ışınları ile fotosentez yaptığını anlatmıştı onlara .Bitkiler güneş ışığına muhtaçtı.Mor menekşeler ne tuhaf bitkilerdi , her bitki güneşi severken,onlar nedengölgeyi tercih ediyorlar diye düşündü durdu Hande...Küçük, ufacık aklı ile aslında menekşelerin diğer çiçeklerden farklı olduğunu keşfetmişti, işte belki de menekşeler
bu yüzden bu kadar güzeldi.Herkesden farklı olursan, bu hayatta değerli olursun yargısına varmıştı.Daha o yıllarda farklı olmak için uğras vermeye başladı. ilk olarak, okulda kimsenin yanına oturmak istemediği Hacer'in yanına oturmak istiyorum ögretmenim diyerek başladı farklılıklarla süren hayatı. Hacer bile şaşırmış şaşkın şaşkın bakıyordu onun yüzüne. Hacer çok dağınık, biraz anlama zorlukları olan problemli bir ailenin kızı idi. Hande ise mühendis Kamil Beyin biricik kızı. Ögretmen pek oturtmak istemedi önce Hacer'in yanına Hande' yi. Daha sonra bir tatsızlık çıkmasın
diye öğretmen Hande'nin annesini çağırdı.
Annesi eve geldiklerinde Hande'ye sordu :
- Neden yavrum Hacer in yanına oturmak istiyorsun?
Hande cevap verdi :
- Geçen baharda menekşeler ekiyorduk hani anne, o gün sen bana menekşeler
güneşi sevmez demiştin, oysa her bitki güneşi sever. Menekseler farklı, belki de
bu yüzden...

[More]
Posted at: 03:49 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

Liseli Kız

December 2, 2006

Yavaş yavaş tırmanıyordu merdivenleri.Birazdan sağa dönüp sınıfa girecekti.Anlamsız bir güne daha başlıyordu.Kapıdan seyredildi bir sürü liseli.Sınıf aynı sınıf,sıralar aynı sıralar.Değişecek bir şey vardı,o da LİSELİ KIZ'ın ümitleri!!!Bir kaç gün öncesi saklandı gözlerine.Her zaman ki igbi camdan bakıyordu,okulun kapısının çiftlerini ezberlemişti,ne olmuştuda gelmemişti SEVDİĞİ.Oysa her zaman ki gibi söz vermişti.Çıkış zili çaldığında son kez baktı kapıya ama boşunaydı gelmemişti .Her zaman ki gibi neşesinden uzaktı.Ağır ağır inmişti merdivenleri belki işi çıkmıştı,belki geç kalmıştı tesellilerle kendini avuturken mahalleye gelmişti...Fakat o da ne!!!Neydi bu sevdiğinin kapısının önünde ki kalabalık...!!!Neden ağlıyordu herkes bi anlam veremiyordu LİSELİ KIZ...Dayanamadı yolda ağlayan bir çocuğa sordu...Birden elinde ki kitapları yere düştü...Gözleri kararıyordu,bir ağaç fidanı gibi yere yığıldı kaldıkaldı LİSELİ KIZ...Konuşmak istiyordu,birden hıçkırıklarla ağlamaya başladı...Kimse anlam veremiyordu neden ağladığına...SEVDİĞİNE AĞLIYORDU LİSELİ KIZ...Genç yaşta toprak olan sevdiğine ağlıyordu.Sonra okula geldi,sınıf aynı sınıf,sıralar aynı sıralar...Geçti oturdu camın kenarındaki yerine...!!!!O DA NE!!!!SEVDİĞİ KAPIDAYDI VE EL SALLIYORDU...HIZLA KALKTI KIRILAN CAMIN SESİNİ DUYMADI BİLE ,HIZLA BIRAKTI KENDİNİ BOŞLUĞA...Sınıf arkadaşlarıtoplanmıştı başına ağlıyordu.!!!!O İSE CAM KIRIKLARIYLA KANLAR ARASINDA GÜLÜMSÜYORDU!!!!KIRMIZI GELİNLİĞİ GİYMİŞ OKUL KAPISINDA SEVDİĞİYLE''ELELE DURUYORDU LİSELİ KIZZ''!!!!!!Gencecik yaşalrında toprak olan iki sevgilinin gerçek olmuş yaşanmış hikayesidir........



Posted at: 03:46 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

Benim Hikayem

December 2, 2006

Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece..O kadar yakındılar..
Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını, fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı değil, o güzel kızı izlediğini.. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız gülümsedi..
Delikanlı, çok popülerdi o yıllarda.. Kız onu tanımış olmalıydı. Kim bilir, belki kız da ondan hoşlanmıştı.. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine döndü.. Kız da gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar.."anladım" der gibi bir gülümseyişti bu...
Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için..
Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu.. Dahası.. Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okul civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek için.. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı.. Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü.. O...

[More]
Posted at: 03:44 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

Bir Annenin Kızına Nasihatları

December 2, 2006

Kızım. Akrabalarından, dost veya arkadaşlarından her kim olursa olsun, ona karşı kocanı övme. Sakın onu şikayet de etme. Aile içinde kalması gereken mahrem veya bildik şeyler de olsa anlatma. Derler ki, “Söyleme sırrını dostuna, dostunun da dostu vardır o da gider söyler dostuna.” Bir ağızdan çıkan söz, sır olmaktan çıkar. Sırrın ucunu ele veren arkasını getiremez. İlla biriyle paylaşman gerekiyorsa bir günlük tut. Mümkünse onlarında bu tür sana anlatacaklarına fırsat verme. Bu tür söylenen veya anlatılanlar fitneye, dedikodulara ve ailelerin yıkılmasına fırsat ve zemin hazırlar. Her ne kadar sıkılır veya daralsan dahi; anne ve babana bile anlatma. Çözemediklerini akıllı ve kendinden emin olduklarınla istişare ederek çözmeye çalış. Aile hayatının karşılıklı sevgi, saygı ve merhametle yürütülmesi temel ilkedir. Dinimiz aile reisliği vazifesini erkeğe vermiştir. Erkek ise; fizik gücüne, kuvvetine sahip, cesur ve mücadelecidir. Fizyolojik bakımdan daha zayıf olan kadınları kavvâm; gözetip kollayıcıdırlar. Ailenin dış düşmanlardan korunması, geçim ve ekonomik giderlerin temini öncelikli olarak erkeğe ait olduğundan mallarından bol bol harcamaktadırlar. Kadının; erkekte bulunmayan anneliğin verdiği yüce bir görev olan çocuğun doğumu ve bakımı ile öncelikli olarak; çocukların terbiye edilerek yetiştirilmesi, yuvada huzur ve sükûnun temininde duygusal gayret, aileye içten bağlılık gibi daha birçok üstünlükleri bulunmaktadır. Eşinin eve geleceği saati iyi belle.... [More]
Posted at: 03:42 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

Hülya Öğretmen

December 2, 2006

Kırmızı çoraplı küçük bir kız hatırlıyorum.Babasıyla el ele tutuşmuş okula gidiyor.Fakat ne çantası ne de okul önlüğü var bu küçük kızın.Ayrıntıları hafızamdan silinmiş bir etek ve etek altında uzun kırmızı çoraplar...Küçük kız okula kayıt olmaya gidiyor.O güne kadar görmediği ama herkesten işittiği okul...Acaba nasıl bir şeydi küçük kızın hayalinde.Babası,"okula gidince bir çok arkadaşın olacak"demişti.Okula gitmeden önce küçük kıza babası,üzerinde Atatürk resmi olan bir alfabe kitabı almıştı.Kalemleri,defterleri,kitapları vardı küçük kızın.Okul çantası,okul önlüğü hepsi hazırdı.Okul deyince küçük kızın hayalinde işte böyle bir resim çizilirdi.İsimleri Ayşe,Fatma,Ali,Ahmet olan arkadaşlar,üzerinde Atatürk resmi olan kitaplar,kenarları kırmızı kalemle çizilmiş defterler,rengarenk kalemler...Haftanın ilk günü,bir pazartesi sabahı okullar açıldı.Annesiyle beraber sınıfa girdi küçük kız.Hayalindeki resimde bir eksiklik vardı.Öğretmen...Ayakta duruyor,ellerini sınıf defterinin olduğu masaya dayamış yoklama yapıyordu.küçük kız onu da ekledi hayalindeki resme ve yoklama bitti.Anneler çocuklarını bırakıp gittiler.Öğretmen adını söyledi,adım "Hülya Can"dedi.O günden sonra küçük kızın en sevdiği isim"Hülya" oldu.En sevdiği oyun da öğretmencilik...Bir gün Hülya öğretmen,öğrencilerin defterlerine yazdıklarını kontrol ediyordu.Sıra küçük kıza geldiğinde "aferin,ne güzel yazıyorsun"demişti.O günden sonra küçük kız öğretmenini çok hem de çok sevdi.Hayalindeki öğretmen resminin çizgileri gittikçe daha belirgin,daha yumuşak ve ayrıntılıydı.Günler geçtikçe öğretmenin üzerine siyah bir kazak çizildi.Öğretmeni bu kazağı çok giyerdi.Küçük kız,Hülya öğretmenin saçlarını,yüzünü,bakışlarını,ille de o sevimli yanaklarını-gülerken elmacık kemikleri daha bir belirginleşir,sanki...

[More]
Posted at: 03:40 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

Deprem

November 26, 2006

Her şey güzel olacaktı. Sen, ben ve hayatımız... Hayallerimiz ve hedeflerimiz... Seni tanıyıp sevdikten sonra hayatıma dair verdiğim sözler… Hepsi çok güzel olacaktı, sen de olsaydın… Seni tanımak, bana hayatı tanımak gibi geldi. Seni tanımak ve senin ideallerinihayata taşıma yolunda beraber olmak için söz vermiş ve bu beraberliği, ömür boyu sürdürme kararımızı nikâhla noktalamıştık. 'Daima mutlu olacağız ve bir gün gelip ölüm muvakkaten ayırsa bile, birbirimizi unutmayacağız.' diye nikâh memuruna söz verdik. Önce kilometre taşımdın, şimdi ise hayat arkadaşım… Henüz üç aydır seninle aynı evi paylaşıyordum. Henüz üç aydır seninle kitap okuyor, çay içiyor ve hayata aynı pencereden bakıyordum. Evet, henüz üç aydır inanç ve ideallerimizi birlikte paylaşıyor ve henüz üç aydır 'yaşıyordum.' Mutluydun… Bunu biliyor ve görüyordum. Senin mutluluğun beni de mutlu ediyordu. Seninle sevginin tılsımını çözmüştük. Evet ebedî bir sevginin kaynağının 'birbirine bakmak' değil, 'birlikte aynı yöne bakmak' olduğunu anlıyorduk... Senin baştan beri kalıcı güzelliklere olan bağlılığındı seni bana sevdiren. Allah'ın kalblerimize koyduğu muhabbetullah hissi ve oradan yayılan varlık sevgisi etrafa dalga dalga yayılıyordu. Gece ve gündüzümüz hep o sevgiyle aydınlanıyordu sanki. Huzurluyduk… Ve yuvamızın huzur kaynağı belki de senin geceleri sessizce yaptığın o dualardı. Tâ ki o geceye kadar… 17 Ağustos günü seninle alışverişe çıkmış, epey yürüdükten... [More]
Posted at: 11:37 PM | 0 Comments | Add Comment | Permalink

Posts by Date

Recent Posts

Archives